Hz. Mevlana ve Öğretileri Konferansı Viyana’da Gerçekleşti

Yazıcı-dostu sürüm

Viyana Yunus Emre Enstitüsü, 26 Ağustos Çarşamba günü “Hz. Mevlana ve Öğretileri“ başlıklı konferansa ev sahipliği yaptı. Necmettin Erbakan Üniversitesi Felsefe Bölümü ayrıca Uluslararası Hz. Mevlana Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Dr. Bilal Kuşpınar tarafından verilen konferans, Viyanalılar tarafından yoğun ilgiyle karşılandı.

İngilizce yapılan konferansa Hz. Mevlana'nın biyografisiyle başlayan Kuşpınar, Şems-i Tebrizi ile karşılaşmasının Hz. Mevlana için bir dönüm noktası olduğunu belirtti. Burada kim kimin mürşidi yada müridi olduğunun bilinmediğini fakat her ikisinin de birbirini etkilediğini söyledi. Hz. Mevlana’nın baştan sona aşkı anlaştığını vurgulayan Kuşpınar  “Mesnevide geçen aşk kavramını İngilizce olarak tercüme etmek çok zor. Belki gufran, rahmet gibi birçok terimle beraber düşünüldüğünde birazcık anlaşılabilir fakat onun aşkını anlamak için Hz. Mevlana olmak lazımdır. Nitekim Hz. Mevlana aşkı soranlara ‘Ben olursan anlarsın’ demiştir“ dedi.

 

Hz. Mevlana’nın büyük bir toleransa sahibi olduğunun vurgulandığını belirten Profesör, “Seni tolere ediyorum demek seninle bir sorunum var ama buna katlanıyorum demektir. Yaptıklarına sabrediyorum, onları tasvip etmiyorum fakat görmezden geliyorum demektir. Böyle bir kavram Hz. Mevlana için kullanılamaz “ diye sözlerine ekledi. Mesnevinin onlarca dile çevrildiğini vurgulayan Kuşpınar, bizim dünyamızdan belki de Kuran-ı Kerimden sonra ikinci en çok tercüme edilen kitap olduğuna değindi.

Profesör “Mesnevi, Kuran-ı Kerimin alışılmadık bir tercümesidir. İçindeki hikayeler, fabllar, şiirsel söylem mesnevinin dilden dile dolaşmasını sağlamıştır. Ayrıca Kuran-ı Kerimin niceliksel özelliklerini de yansıtır. Mesela Kuran-ı Kerimde en çok Hz. Musa’nın hikâyesi geçer, aynı şekilde mesnevide de bu böyledir “ dedi. Mesnevide geçen Yusuf kıssası, sağır adam ve komşusu, Hz. İsa kıssası gibi kıssaların yorumlarını yapan Kuşpınar, hikayelerin zahiri boyutundan çok batıni tarafına bakmak gerektiğini, bunu da tasavvuf erbabının yüzyıllardır şerh yazarak bizlere ulaştırdığını ekledi. Son olarak Hz. Mevlana’nın “Ben yaşadıkça Kuran'ın bendesiyim, ben Hz. Muhammed’in ayağının tozuyum. Biri benden bundan başkasını naklederse ondan da bizarım, o sözden de bizarım” sözünü hatırlatarak, Hz. Mevlana’yı farklı şekilde yorumlamanın mümkün olmadığını, onun anlattıklarının temelinde Kuran ve sünnet olduğunu vurguladı. Fakat verdiği reçetelerin Müslüman olmayanlar tarafından da kullanılabileceğini belirten Kuşpınar, Hz. Mevlana’nın öğretilerinin bir ekmek gibi olduğunu aç olan herkesin doyabileceğini söyledi.